1 Şubat 2009 Pazar

yeni açılan ve mis gibi kokan defterin ilk yaprağı;sevmek,sevişmek,serserilik ve aitlik meselesini halletmek adına soyulan bakirenin üstünden çıkan ilk giysilere benzer..çiçekli bir kazak olabilir mesela..ve sen her dakika artan şehvet ile sayamaya ve ilerlemeye,ilk dokunuşları canlandırmayı uygun görürsün.yazılan okutulan vazgeçilen sayfalarda bu verilicek ilk buselerle ilişkilendirilebilir..parmaklarda aynı kullanılan kalem gibi daha ihtiyatlı ,daha seçici ve özenli,dikkatli..çünkü artık fütursuz eklem oynatışları misali bir hayalde verilmiş her iki dünyanın da zararına..eğer bütün bunlar bilinmekteyse;geriye de çok birşey kalmamalı..sadece rapt-ı kalemi;kalbine bir nişane gibi iğneleceksin yeter.ki zaten us dediğin kalemin,kalbine saplansın.kalbe aşık bir us..akıl tüm o zaraf ve asillikten yana kalıbını bırakıp kalbin peşinden koşabilirse;vay be..o zaman aşık olan bir kalbin aşık olduğu varlık, doğal olarak olarak usun rakibi olacaktır..eğer yazmak bir ney sesi kadar güzel olmasaydı us kalbi tanımayacaktı..kağıda dökülenler usun yazdırdıklarından ziyade kalbin anlatısı dır..işte bu yüzden de gözlerin çöpçatanlığı ile us, kalbi ilk defa kağıt üzerinde görür..nefrete bağlanabilecek bir aşk,usun elinde zaten hazırda bulunan ilmik ve tamir edilmek üzerine gelmiş bağbozumlarını alır ve kaçar;muzip,muzur,eğlenen suratına hayran kalmayanı vurmayı gerektirecek bir kız edası ile...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder