1 Şubat 2009 Pazar

delilik özgürlüktür..

Toplumsal yargılar insanı zedeleyen kargalardır.Kargalardır;çünkü çok uzun ömre ve bir o kadar da aksi bir şöhrete sahiptirler.O kadar inanmışızdır ki kargaların uğursuzluğuna, artık itiraz edemez hale geliriz.Üstümüzden geçip gitmesini,uzaklaşmasını,bize zarar vermemesini dileyerek öylece bekleriz o bizim üstümüzde usulca uçarken.İtiraz edemeyiz,onu ürkütemeyiz;kaçsın diye üstüne taş atamayız.Çünkü o esnada karanlıktaki öcülerden korkan çocuk misali titreriz…
Toplumsal yargılar, sistemin “kale”leri tarafından geniş kitleleri zapt etmek amacıyla
cesur bir biçimde kullanılmaktadır.Çünkü aslında kimsenin içinden “evet” demediği şeye,” başkaları diyor” ya da “kitle bunu kabul ediyor, ben çıkıntılık yapamam” diyerek boyun eğmek gerçekten cesur ve etkili bir baskının sonucudur.Ve bu baskı altında kalanların, sürü psikolojisi içinde ortak hareket edişi de “kale” nin rahatsız edici ve denetleyici bakışları sayesindedir.Bu denetimi sağlayan “kale”ler devletlerdir.
Toplumsal yargılar, devletler tarafından üretilir,uygulanır ve yönlendirilir.Bu sayede bu yargının ağına takılan geniş kitleler artık devletin açıktan hissedilmeyen yörüngesine girer.Bu yörünge devlet için çok iyidir.Çünkü yörüngedeki insanları hareket ettirmek yörüngenin dışındakilere nazaran çok daha rahattır.Ve yörüngenin dışında kalanlar ise toplum dışı olarak belirlenir ve yörüngeden uzaklaştırılır.
Bu sistem iyi işlerse ve planına uyarsa insanoğlu kendinden ve Tanrı’dan üstün bir varlığa kavuşur.Varlık her kişi de şahsa münhasır paydaları bulunan ortak bir duyumdur.Bu duyumun getirileri ya da kişiye yaptırdığı davranışlar farklılık gösterse de hissedilen baskı tektir.Ellere daha doğrusu ve önemlisi beyne,düşünme yetisine,özgürlüğe geçirilen kelepçelerdir bu duyumlar.
Son günlerin “Mahalle Baskısı” olan bu duyumlar hükümetler değiştikçe kendinden değer kaybetmeyerek sadece yüz değiştirerek devam etmektedir.Çünkü totaliter devlet yapısının görülmeyen,suçlanılamayan kolluk kuvvetleridir.Kelepçeleri kırabilme yetisi ise insanın yörüngeye girmeme isteğiyle doğrudan alakalıdır.
İnsan ne kadar yörünge dışıysa,ne kadar farklıysa,ne kadar toplumdan dışlanmışsa o kadarda delidir ve özgürdür.Özgürlüğünü isteyen toplumlar deli olmayı kabul etmelilerdir.Onları suçlayanlar deli olana kadar..

05.01.09

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder